GEÇMİŞTEN GELEN EN ESKİ SANAT "DANS"
Sanat; duygu ve düşünce arasındaki iç içe geçmiş bağlantıyı temel alır. Sanatın işitsel yönünü müzik, görsel yönünü de dans temsil eder. Bu yüzdendir ki müzik ile dans birbirleri ile bir bütünlük içindedirler.
Müzik; direk duyum ve bilinçle ilgili olarak beyni etkiler. Oluşan bu etkileşim hem fizyolojik hem de psikolojik olarak harekete ve hareketlerinde bedensel yansıması ile dansa dönüşür.
Dans sanatı, çok geniş boyutları içine alan ve sürekli gelişen evrensel bir sanat dalıdır. Bunun içindir ki; dansı farklı tanımlarla anlatabiliriz:
Bu gibi tanımlamaları sonsuz sayıda çoğaltabiliriz.
DANS NASIL DOĞDU?
Modern dans dediğimiz şey vardı ki insan da bu sayede vücut diliyle bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Oluşan bu garip sesler ve hareketler zamanla birbirine belli bir uyum sağlamaya başladı.
İlk çağlardaki insanlar, avlarını yakalayıp getirdikleri zaman, kabile üyelerinin meraklarını uyandırıyorlardı. İnsanlarda bu olayı şova dönüştürüyordu. Kocaman bir kayanın ya da bir taşın arkasına saklanıyor veya bir ağacın tepesine çıkıyordu. Oradan sanki bir ayı geliyormuş gibi üstüne atlayıp elindeki taşla kafasına vurup öldürüyor ve daha sonrada derisini yüzüyordu. O insanlar oynuyordu ve bu durum da görsel bir şeyi yani dansı ortaya çıkardı. Çünkü dans, birbiriyle alakalı, alakasız ya da uyumlu ya da uyumsuz hareketlerin bir araya gelmesiyle birlikte insanın kendini ifade etmesiydi.
|
8 Eylül 2013 Pazar
06:20
No comments